EGE ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI
Edebiyat Fakültesi Yayın No: 211
KABULÜNÜN 100. YILINDA
İSTİKLÂL MARŞI ve
MEHMED ÂKİF ERSOY
Editörler
Fazıl Gökçek
Arife Karadağ
Mesut Arslan
Kabulünün 100. Yılında
İstiklâl Marşı ve
Mehmet Âkif Ersoy
Editörler
Fazıl GÖKÇEK
Arife KARADAĞ
Mesut ARSLAN
İzmir 2021
Ege Üniversitesi Yayınları
Edebiyat Fakültesi Yayın no: 211
ISBN: 978-605-338-332-1
Aralık, 2021
Editörler
Fazıl GÖKÇEK
Arife KARADAĞ
Mesut ARSLAN
Bu çalışma, Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası lisansı (CC BY 4.0) ile lisanslanmıştır.
Bu lisans, yazarlara atıf yapmak koşulu ile metni paylaşmanıza, kopyalamanıza,
Editörler
dağıtmanıza ve iletmenize; metni uyarlamak ve metnin ticari kullanımına (ancak sizi
Fazıl GÖKÇEK
veya eseri kullanımınızı desteklediklerini ileri sürecek şekilde değil) izin verir.
Arife
KARADAĞ
The work
(as defined below) is provided under the terms of this creative commons public license ("ccpl"
or "license").
This license allows reusers to copy and distribute the material in any medium or format in
Mesut
ARSLAN
unadapted form only, for noncommercial purposes only, and only so long as attribution is given to the creator.
Ege Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun 16.12.2021 tarih ve 07/04 sayılı kararı ile yayınlanmıştır.
© Bu kitabın tüm yayın hakları Ege Üniversitesi’ne aittir. Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarının önceden yazılı izni
olmadan elektronik, optik, mekanik ya da diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak olarak
gösterilebilir.
Eserin bilim, dil ve her türlü sorumluluğu yazarına / editörüne aittir.
T.C. Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 18679
Basım Yeri: Ege Üniversitesi Rektörlüğü Basımevi Müdürlüğü
No: 172/134 Kampüsiçi / Bornova, İzmir
Tel
: 0232 311 18 19
e-mail
: bsmmd@mail.ege.edu.tr
Tasarım: Tuğba GÖNÜLAL
Kapak Tasarımı: mtrmedya@gmail.com
SUNUŞ
Mehmet Akif’in yaşadığı ve eserlerini verdiği devir, milletimizin Balkan Savaşları ve
Birinci Dünya Savaşıyla büyük acılar yaşadığı, nihayet Milli Mücadele ile adeta küllerinden
doğarak bugün yaşadığımız ülkeyi kurduğu yıllardır. Mehmet Akif, ilk gençliğinde ferdî
duyarlıkları yansıtan şiirler yazmış, fakat özellikle de İkinci Meşrutiyet döneminden sonra
sanatını milletinin hizmetine sunmaya karar vermiş ve toplumsal duyarlığa hitap eden
eserler vermeye başlamıştır. Onun birbiri peşi sıra yayınlanan şiir kitapları izlendiğinde,
her birinin yayınlandığı dönemin toplumsal sorunlarıyla ilgili şiirlerden meydana geldiği
görülecektir. Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşının acılarını, İstanbul ve Anadolu’nun
işgalinin toplumumuzda yarattığı faciayı da Çanakkale ve Milli Mücadelenin destansı
ruhunu da Türk şiirinde Mehmet Akif’ten daha etkileyici bir dille anlatabilen şair yoktur.
Çanakkale Şehitleri için yazdığı mısraları bugün de ürpermeden okuyamıyoruz.
Mehmet Akif’in, milletimizin yaşadığı bu süreçleri herkesten daha iyi anlatabilmesinin
sebebi, onun sanatkâr duyarlığının yanı sıra bu mücadelelerin bizatihi içinde yer almış
olmasıyla ilgilidir. Meşrutiyet’in ilanından sonra dönemin fikir adamlarını bir araya toplayan
en önemli yayın organlarından biri olan Sırat-ı Müstakim (daha sonra Sebilürreşat adını
alacaktır) dergisinin başyazarı Mehmet Akif’tir. Bu dergi toplumsal hayatın adeta mihveri
gibidir ve hem Balkan Savaşları hem Birinci Dünya Savaşı sırasında toplumsal duyarlığı
yansıtan yazı ve şiirlerle millet vicdanının tercümanı olmuştur. Bu maşerî vicdanın sesi ve
sözcüsü olan Mehmet Akif’in şiirleri de ilk olarak bu dergide yayınlanmış, daha sonra kitap
haline getirilmiştir.
İstanbul’un ve ardından İzmir’in işgalinden sonra Anadolu’da Milli Mücadele
başladığında bu mücadelenin önderlerinin, en başta da Gazi Mustafa Kemal’in ilk aklına
gelen isimlerden biri Mehmet Akif olmuştur. Mehmet Akif’i dergisiyle birlikte Ankara’ya
gelerek Milli Mücadele için çalışmaya çağıran Mustafa Kemal Paşa’dır. O, bu çağrıyı aldığında
hiç tereddüt etmemiş, derhal dergiyi çıkardığı arkadaşlarıyla birlikte önce Kastamonu’ya ve
ardından Ankara’ya gitmiştir. Sırat-ı Müstakim, Milli Mücadele zaferle sonuçlanıncaya kadar
Ankara’da bu mücadeleyi destekleyen yazılarla yayınını sürdürmüştür.
O zamana kadar yazdığı şiirlerle “milli şair” sıfatını hakkıyla elde etmiş olan Mehmet
Akif’in toplumun her tabakasında, özellikle de halk üzerinde büyük itibarı vardır. Bu yüzden
Ankara’ya gittikten sonra sadece dergi faaliyetleriyle yetinmemiş, hem Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde görev almış hem de Ankara’nın yanı sıra Kastamonu, Balıkesir, Konya gibi diğer
Anadolu şehirlerindeki camilerde vaazlar vererek halkı Milli Mücadele’ye destek olmaya
çağırmıştır. Diğer yandan yazdığı yazılar ve şiirler Harbiye Nezareti tarafından çoğaltılarak
askerlerin moral motivasyonunu arttırmak amacıyla cephelerde dağıtılmıştır.
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
Milli Mücadele bütün şiddetiyle devam ederken ve artık zafere dair umutlar
kuvvetlendiğinde bir Milli Marşa ihtiyaç duyulunca, bunu yazmak için herkesin aklına gelen
ilk kişinin Mehmet Akif olması son derece doğaldır. Nitekim Maarif Vekâleti bu marş için
bir yarışma açtığında bizzat Maarif Vekili bu marşı yazmasını Mehmet Akif’ten rica etmiştir.
Çünkü zaten o güne kadar yazdığı şiirlerle böyle bir marşı ancak onun yazabileceği, daha
doğrusu bu marşı yazmanın ona yakışacağı bütün kamuoyunun kabul ettiği bir husustur.
Böylece milli marşımızı yazarak Mehmet Akif şairliğini taçlandırmış, milletimiz de bugün
hepimizin benimsediği ve sahiplendiği bu heyecan abidesine kavuşmuştur. Bu çok anlamlı
bir buluşmadır.
Biz de bugün milli şairimizi İstiklal Marşı’nın kabulünün yüzüncü yılında anarken ona
olan minnet borcumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz.
Ruhu şad olsun.
Prof. Dr. Necdet BUDAK
Ege Üniversitesi Rektörü
6
SUNUŞ
Millî aidiyetimizin en önemli değerlerinden olan İstiklâl Marşı’mızın 1921 yılında milli
şairimiz Mehmet Âkif Ersoy tarafından yazılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
kabulü her bakımdan önemli tarihî bir hadisedir.
100. Yılında bu tarihi olayın vatandaşlarımız tarafından hatırlanması ve İstiklâl
mücadelemizin idrak edilmesi amacıyla Türkiye Yazar Birliği’nin TBMM ve Cumhurbaşkanlığı
nezdinde yaptığı girişimler sonuç verdi; Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile 2021 yılının
'Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı' olarak kutlanmasına karar verildi.
Büyük dava adamı, istiklal ve İslâm şairi merhum Mehmet Âkif Ersoy’un yazarak kahraman
ordumuza ithaf ettiği her okuduğumuzda bizi heyecanlandıran, milli duygularımızı kabartan
İstiklal Marşı aradan geçen 100 yıla rağmen değerinden hiçbir şey kaybetmeden bugünlere
geldi. Sonsuza kadar da önemini kaybetmeyecek.
'Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı' anma programları kapsamında ülkemizin birçok
yerinde bilgi şölenleri, resim ve şiir yarışmaları, kompozisyon ve İstiklâl Marşı'nı Güzel
Okuma Yarışmaları düzenlendi.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü ve Türkiye
Yazarlar Birliği İşbirliğinde “Kabulünün 100. Yılında İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy”
başlıklı kitap Türkiye, Kosova, Özbekistan, Azerbaycan, Rusya, Kazakistan, Bosna Hersek’ten
akademisyenler, tarihçiler ve yazarların katkısı ile ortaya çıktı.
“Kabulünün 100. Yılında İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy” başlıklı bu kitabın ortaya
çıkmasında emeği olan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’a, Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Ayönü’ye, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırma
Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nadim Macit’e, yurt içinden yurt dışından kitaba değerli fikirleriyle
katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum.
Prof. Dr. Musa Kâzım ARICAN
Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü
10 Aralık 2021
Ankara
ÖNSÖZ
Mehmet Akif Ersoy, milletimizin büyük bir alt üst oluş yaşadığı ve adeta küllerinden
yeniden doğduğu 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında gerek şiirleri ve gerekse diğer
yayın faaliyetleriyle bu yeniden doğuşa en büyük katkıyı sağlayan isimlerden biridir. İkinci
Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra yayın hayatına giren ve başyazarlığını Mehmet Akif’in
üstlendiği Sırat-ı Müstakim dergisi, Balkan Savaşları, Mütareke yılları ve Milli Mücadele
döneminde Türk fikir hayatının en önemli yayın organlarından biri olmuştur. Mehmet Akif,
bu dergide yayınladığı şiirleri ve fikir yazılarıyla topluma yol gösterdiği gibi, dergi sayfalarını
devrinin önde gelen fikir adamlarına açarak da fikir hayatına katkıda bulunmuştur. Sırat-ı
Müstakim’de her hafta birbiri peşi sıra yayınladığı şiirlerini 1911 yılında Safahat adıyla
bir araya getirerek kitap olarak yayınlayan Mehmet Akif, bu kitabından sonra edebiyat
kamuoyunda “mili şair” sıfatıyla anılmaya başlanmıştır. 1912 yılında yayınladığı Süleymaniye
Kürsüsünde adlı ikinci şiir kitabıyla Türkiye dışındaki Türk ve İslam dünyasına açılan ve Türk
İslam medeniyetinin Batı medeniyeti karşısında geri kalmışlığının sebeplerini sorgulayan,
aynı zamanda da çözüm önerileri getiren Mehmet Akif, bu kitabıyla “milli şair” sıfatının
yanına “İslam şairi” sıfatını da eklemiştir. Sonraki yıllarda aynı çizgide faaliyetlerini sürdüren
Mehmet Akif’in 1924 yılına kadar dört şiir kitabı daha yayınlanmıştır. Bunlar sırasıyla Balkan
Savaşlarında yaşanan facianın acılarını terennüm eden Hakkın Sesleri ve Fatih Kürsüsünde
ile Birinci Dünya Savaşı, Mütareke ve Milli Mücadele yıllarının panoramasını çizen Hatıralar
ve Asım adlı eserlerdir. Gerek bu kitaplarında bir araya getirdiği şiirleriyle ve gerekse daha
sonra Sebilürreşat adını alan dergisinde yayınladığı yazılarıyla Türk ve İslam dünyasının
meselelerini tasvir eden ve gerçekçi çözüm önerileri sunan Mehmet Akif, Milli Mücadele
başladığında bizzat bu mücadelenin önderi Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara’ya
çağrılmıştır. Bu davete hiç tereddütsüz icabet eden Mehmet Akif, Ankara’da ve Konya,
Kastamonu, Balıkesir gibi diğer Anadolu şehirlerinde cami kürsülerinde verdiği vaazlarla
halkı Milli Mücadeleye destek olmaya çağırmış, diğer taraftan da Burdur milletvekili olarak
meclis çalışmalarına katılmıştır.
Milli Mücadele devam ederken Mehmet Akif’in de mensubu bulunduğu Türkiye Büyük
Millet Meclisi bir milli marşa ihtiyaç duymuştur. Hem cephede savaşan askerin motivasyonunu
arttıracak ve hem de yeni kurulacak Türkiye Cumhuriyetinin milli marşı olacak bu şiiri ancak
Mehmet Akif’in yazabileceği hususunda toplumda adeta bir millî mutabakatın bulunduğu,
bu marşın yazılış ve kabul ediliş süreci incelendiğinde görülmektedir. Gerçekten de o güne
kadar yayınladığı şiirleriyle ve haklı olarak üstlendiği “milli şair” unvanıyla böyle bir marşı
kaleme almaya layık tek şairin Mehmet Akif olduğu, bugün de iftiharla ve gururla okumaya
devam ettiğimiz İstiklal Marşı ile ortaya çıkmıştır.
İstiklal Marşı’nın kabulünün yüzüncü yılı dolayısıyla içinde bulunduğumuz 2021 yılı
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
İstiklal marşı yılı olarak ilan edilmiştir. Bu vesileyle gerçekleştirilen faaliyetlerden biri de
bu kitapta bir araya getirilen yazılarla vücut bulmuş olmaktadır. Elinizde bulunan kitapta
Mehmet Akif’in yukarıda kısaca özetlenmeye çalışılan fikir ve sanat adamı yönlerine ışık
tutan yazılar yer almaktadır. Kitapta Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde görev yapan ve
Mehmet Akif’le ilgili çalışmaları bulunan bilim insanlarının yanı sıra Azerbaycan, Kazakistan,
Özbekistan, Tataristan ve Kosova’dan meslektaşlarımızın da yazıları bulunmaktadır. Bu yazılar
Mehmet Akif’in Türkiye dışında da tanındığını ve çağdaşı Türk İslam dünyasının şairleri
üzerinde şair ve fikir adamı olarak etkisinin bulunduğunu göstermektedir. İstiklal Marşı’nın
kabulünün yüzüncü yılı anısına Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Ege Üniversitesi Türk
Dünyası Araştırmaları Enstitüsü ve Türkiye Yazarlar Birliği’nin katkılarıyla ortaya çıkan bu
kitabın Mehmet Akif Ersoy’la ilgili çalışmalar içinde değerli bir yerinin olacağı umudunu
taşıyoruz.
Editörler Kurulu Adına
Prof. Dr. Fazıl GÖKÇEK
10
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
İçindekiler
AKİF’İN DÜŞÜNCE DÜNYASINDA YAŞANTININ VAROLUŞSAL
FORMLARINI TAHRİF EDEN ZİHNİYETİN TAHLİLİ
Nadim Macit .................................................................................................................................................. 13
MEHMET AKİF'İN SIRAT-I MÜSTAKİM DERGİSİ VE
BUHARA'DA SIYASI VE ENTELEKTÜEL EĞİLİMLER
Zaynabidin Abdirashidov ......................................................................................................................... 35
MEHMET AKİF ERSOY'UN İSLAM TOPLUMLARINA ELEȘTİREL BAKIȘI
Rijana Jusufbegović; Emrah Seljaci ....................................................................................................... 47
İKİ KADER YOLDAŞI: MEHMET AKİF VE SIRAT-I MÜSTAKİM/SEBİLÜRREŞAD
Sabahattin Çağın ......................................................................................................................................... 59
İSTİKLÂL MARŞI’NIN HÜZNÜ - Cafer Şen ........................................................................................... 71
MEHMET AKİF’İN SAFAHAT’INDA TOPLUM KESİMLERİ
Fazıl Gökçek ................................................................................................................................................... 81
MEHMET AKİF’İN ŞİİRLERİNDE TASVİR - Dilek Yardım .................................................................. 93
TÜRK BASININDA İSTİKLAL MARŞI (1920-1923)
Emel Aydın Özer .........................................................................................................................................117
MİLLÎ MARŞ HÜKMÜNDE BİR ŞİİR: İZMİR İÇİN
Mehmet Temizkan .....................................................................................................................................129
ARNAVUT BASININDA MEHMET AKİF - İLK YAZILAR
İsa Sülçevsi ...................................................................................................................................................135
MİLLET VE MİLLİYETÇİLİK KAVRAMLARI ETRAFINDA MEHMET AKİF ERSOY’UN ESERİ VE
ARNAVUT AYDINLARIN YORUMLARI
Şükriye Kâhya...............................................................................................................................................141
MEHMET AKİF ERSOY’UN ESERLERİNDE BALKANLAR
Taner Güçlütürk ..........................................................................................................................................153
11
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
MEHMET ÂKİF ERSOY VE MAĞCAN CUMABAYOĞLU’NUN
ŞİİRLERİNDEKİ ORTAK TEMALAR
Gulzada Temenova ...................................................................................................................................169
MEHMET ÂKİF ERSOY, MAGJAN JUMABAY VE MİRJAKIP DULATOV’UN ŞİİRLERİNİN
FARKINDALIK YARATMA VE UYARICILIK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Lazzat Urakova Yanç .................................................................................................................................179
MEHMET AKİF ERSOY’UN KAZAK TOPLULUĞU İLE EDEBİYATINDAKİ YERİ
Ercan Kuanışbayev .....................................................................................................................................187
TÜRK ŞAİRİ MEHMET AKİF ERSOY VE
TATAR ŞAİRİ GABDULLA TUKAY’IN ŞİİRLERİNDE DİNÎ MOTİFLER
Flera Sayfulina .............................................................................................................................................191
MEHMET AKİF ERSOY’UN ESERLERİNDE TÜRKİSTAN HAYATI
Gulnoza Juraeva..........................................................................................................................................195
MEHMET AKİF ERSOY YARATICILIĞININ XX. YÜZYILIN BAŞLARINDA
AZERBAYCAN EDEBİ MUHİTİNE ETKİSİ
Bedirhan Ahmedli .....................................................................................................................................199
TÜRKÇEDE EKSİKLİĞİ HİSSEDİLEN BİR SÖZLÜK: MEHMET AKİF ERSOY SÖZLÜĞÜ
İdris Nebi Uysal ............................................................................................................................................209
12
MEHMET AKİF ERSOY'UN İSLAM TOPLUMLARINA ELEȘTİREL BAKIȘI
Rijana Jusufbegović; Emrah Seljaci*
Giriş
Mehmet Akif Ersoy'un manevî bir önder olarak dünyadaki Müslümanlar üzerinde çok
büyük etkisi vardır. O şüphesiz samimi bir vatanperver ama aynı zamanda çok mütedeyyin
bir Müslümandır. Kaleme aldığı eserleriyle ve bilhassa şiirleriyle İslam toplumlarının çarpık
din yorumlamalarını ve toplumsal hatalarını tespit edip çözüm önerilerinde bulunmuştur.
Onun yaşadığı dönem Müslümanlar için karışık ve zor bir dönemdi.
Akif'in şair kimliğini Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü, özellikle Balkanlarda toprak
kaybı ve Balkan Savaşları etkilemiştir. Sonrasında kuvâ-yi milliye hareketi meydana çıkmış,
devleti işgal etmeye çalışanlar kanlı savaşlardan sonra kovulmuş ve Cumhuriyetin ilk
dönemi başlamıştır.1
Etnik kökenleri ne olursa olsun Balkan Müslümanlarının Osmanlı Devletinden kopmayan
bir bağının olduğunu, Çanakkale muharebesine Balkan topraklarından bir çok gönüllünün
katılması gerçeği de gösteriyor.2 Ersoy, kendisine İslam kimliğini ve ümmeti öncelik kılan
Arnavut asıllı bir Balkan Müslümanıdır.3 Eserlerinde tercih ettiği dil; bir Arnavutun, Boşnağın,
Türkün ve de Arabın önceki Osmanlı hakimiyetindeki topraklarında kolayca anlayabileceği
kendi kültürel çevresinin Lingua Franca'sıdır.
Bu dönemde Müslümanlar büyük zorluklarla karşı karşıya kaldılar. Bir yanda yüzyıllara
dayanan dinî, tarihî, siyasî ve sosyal bağları olan Doğu öte yandan da modernleşme,
batılılaşma... Devlet ve millet için son derece zor bir dönem başlıyordu.
Akif böyle bir zamanda şiirleri, makaleleri, tercümeleri, tefsirleri ile karşımıza çıkar. Çok
keskin bir gözlem ve araştırmayla, zamanının Müslümanlarını rahatsız eden eksiklikleri
ve sorunları tespit eder. Doğu ile Batı, din ile gelenek, inanç ile hurafe arasında kaybolup
* Saraybosna Üniversitesi, Makedonya.
1
Daha geniş bilgiler için bkz.: Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi (1789-1914), Türk
Tarih Kurumu, Ankara, 1997, s. 529-546.; Yaşar Arslanyürek, "Balkan Savaşları ve Sonuçları
Üzerine bir Değerlendirme", Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 89, Elaziğ,
2019, s. 99-113.: Melek Kayhan, Milli Mücadele ve Mehmet Akif Ersoy, Niğde Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Niğde, 2013, s. 5-118.
2
Bkz.: Altan Deliorman, Yugoslavya'da Müslüman Türk'e Büyük Darbe, Boğaziçi Yayınları,
İstanbul, 2001, s. 283.
3
Bkz.: Hasan Basri Çantay, Âkifnâme, Ahmet Sait Matbaası, İstanbul, 1966, s. 13.
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
gidenleri edebi-sanatsal bir dille katı şekilde uyarır. Onun öğütleri, Müslüman Türk halkına ve
aynı zamanda tüm Ümmet-i Muhammed'e duyduğu en deruni sevgiden kaynaklanmaktadır.
Aşağıda göstereceğimiz gibi, Akif'in Müslümanları eleştirmedeki keskinliği, onları
bilinçlendirmeye ve ümitlendirmeye yöneliktir. Eleştirisinde hem dinî hem de sosyal pek çok
konuya değinmektedir.
Bazı araştırmacılara göre Akif, bir panislamist olarak, Ferid Vecdi, Cemâlettin Efgânî ve
Muhammed Abduh'dan etkilenmiştir.4 Akif özellikle, Müslüman toplumlarını illet gibi saran
cehalet, tembellik, ahlaksızlık ve bilinçsizlik üzerinde durur. Eserleriyle, düşünmeyi ve bilinçli
olmayı teşvik etmeye çalışmaktadır. Batı'yı taklit etme arzusunda olanlara herhangi bir
geleneğe değil, din, Kur'an ve İslamiyet üzerine kurulmuş aslî geleneğe dönme çağrısında
bulunmaktadır. Tüm ümmet için tek kurtuluş, İslam'ın kaynaklarına ve uygulamalarına
dönmekle mümkündür. Bu durumda içimizde İslam namına birlik ve beraberlik duygusu
uyanmalı ve başarısızlıklarımız için başkalarını suçlamamalıyız.5 Akif'e göre kutsal metne
dayanarak verilen başarı reçetesinin temelinde Müslümanların birliği sağlaması gelmektedir.
Akif'in yazdığı her beyit, her cümle bugün bile güncelliğini korumaktadır. Müslümanların
şu anki durumu, Akif'i anlaşılmadığını göstermektedir. Akif anlaşılmak için “Asım'ın nesli''ni
beklemektedir. “Asım nesli” bütün İslam dünyasının en büyük düşmanının cehalet olduğunu
bilen, tembellikten uzak duran ve sorumluluk sahibi olan bir nesil olduğunu gösterecektir.
1. Akif'in Nazarında İslam Toplumları
Mehmed Akif Ersoy sadece kendi coğrafyasını değil tüm İslam toplumlarını da
eleştirmektedir. Akif, pek çok seyahat ve hayatî tecrübesinin sonucunda Müslümanların en
büyük sıkıntılarını detaylıca gözlemleyip tespit etmektedir. Onun müşahedeleri neticesinde
Müslümanlık adının yalnızca dillerde kaldığını görür ve asıl İslam'ın kaybolup göklere
yükseldiğini ifade eder:
Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...
Âdem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nâfile!
Kaç hakîkî müslüman gördümse: Hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, gâlibâ göklerdedir! 6
Akif Sadr-i İslam'a, yani İslam'ın temel ilkelerine, dönüş çağrısında bulunmaktadır.7
İslam'ın temel ilkelerinin, birincil kaynaklarının, onun dönemindeki Müslümanlar tarafından
nasıl anlaşıldığını bize şu beyitlerle aktarmaktadır:
Bkz.: Sezai Karakoç, Mehmed Âkif, Diriliş Yayınları, VI baskı, İstanbul, 1987, s. 15.
Akif'ten çok daha sonra Balkanlarda, Bosna Hersek'te ortaya çıkan Aliya İzzetbegoviç
"İslamska deklaracija" adlı eserinde benzer fikirleri dile getirecek. Bkz.: Aliya İzzetbegoviç,
İslam Deklarasyonu, Tercüme: Rahman Ademi, Fide Yayınları, İstanbul, 2014, s. 53-55.
6
Mehmet Âkif Ersoy, Safahat, Hazırlayan: M. Ertuğrul Düzdag, Edisiyon Kritik, Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990, s. 251.
7
Ersoy, Safahat, s. 258.
4
5
48
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
Kitâb'ı, Sünnet'i, İcmâ'ı kaldırıp attık;
Havâssı maskara yaptık, avâmı aldattık.
Yıkıp Şerîat'i, bambaşka bir binâ kurduk;
Nebî'ye atf ile binlerce herze uydurduk!78
Bu beyitlerden anlaşıldığı üzere Müslümanlar, inançlarının temeli olan hususları ihmal
edip, önlerine terakkiyi sağlayacak hiçbir yeni hedef koyamamışlar ve bu hedeflerin felakete
yol açtığının farkında olmadan hareket etmişlerdir. Akif'e göre Müslümanların bu konuda
geri kalmasına neden olan çeşitli sebepler vardır. Bu sebeplerden ilki şüphesiz cehalettir ve
bu sadece Türklerin değil bütün Müslümanların cehaletidir:
Felâketin başı, hiç şüphe yok, cehâletimiz;
Bu derde çâre bulunmaz - ne olsa - mektepsiz.
Ne Kürd elifbeyi sökmüş, ne Türk okur, ne Arab;
Ne Çerkes'in, ne Lâz'ın var bakın, elinde kitab!9
Akif bu sorunu aktardıktan sonra da hemen çözümler sunmaktadır ve bu çözüm Kur'anın
ilk emrine dayalıdır, yani "Oku!" ikazıdır:
Demek ki: Atmalıyız ilme doğru ilk adımı.
Mahalle mektebidir işte en birinci adım;10
İlk adımı kaynağa doğru atmak yani başlangıca dönmek gerekmektedir. İstikrarlı
bilgi ve deneyim olmadan ilerleme mümkün değildir. Cehaletin ortadan kalkması ise
Müslümanların bilincinin toptan yenilenmesiyle mümkündür. Cehaletin, hurafelerin ve
çeşitli siyasî konuların dine nüfuz ettiği bir dönemde, gerçek ve birincil kaynaklara dönmek
Akif'e göre doğru adımdır. Bu kaynaklar da, Kur'an ve Sünnettir.
Öte yandan, onun şiirleri Kur'an öğretilerinin yanlış anlaşılmasına ve uygulanmasına
dikkat çeker. Akif, Kur'anın diri insana vahyedildiğine dikkat çeker; insanın Allah'ın
Kelamından ibret alması gerektiğini ve bu Kelamın sadece merhumların ruhlarına dua
etmek için indirilmediğini vurgular:
İnmemiştir hele Kur'ân, bunu hakkıyle bilin,
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için !
Bu havâlîdekiler pek yaya kalmış dince;
Öyle Kur'ân okuyarlar ki: Sanırsın Çince !
Bütün âdetleri âyîn-i mecûsîye karîb;
Bir şehâdet getirirler, o da oldukça garîb.11
Ersoy, Safahat,, s. 221.
Ersoy, Safahat,, s. 227.
10
Ersoy, Safahat, s. 224.
11
Ersoy, Safahat, s. 144.
8
9
49
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
Yukarıda sunulan beytlerde Akif'in ciddi bir eleştirisini görmekteyiz. Müslümanlar
Allah'ın kelamını sadece yanlış anlamakla kalmayıp aynı zamanda lafzen de yanlış okurlar.
Kur'andan o kadar uzaklaşılmıştır ki, Arapça kulağa Çince gibi gelmektedir. Bu nedenle
Müslümanların bilinçlenmesi, Kur'an metnini tamamen kabul edip pratik hayatlarına
aktarmaları gerekmektedir. Çünkü Akif'e göre dinin kendisi de diridir ve ebediyen diri
kalacaktır, dolayısıyla Kur'an da insanın onunla amel edeceği mukaddes bir metindir:
Ölüler dini değil, sen de bilirsin ki bu din,
Diri doğmuş, duracak dipdiri, durdukça zemîn.12
Bireyin ve aynı zamanda toplumun başarısı, doğru düzenlenmiş ilkelere dayanmaktadır.
Akif'in eleştirilerine göre, dönemin Müslümanlarının bu ilkelerden yoksun olduğunu
görmekteyiz. Müslümanlar aslî kaynaktan uzaklaşarak, geri kalmışlıklarını ve cehaletlerini
daha da derinleştiren ikincil ve hatta üçüncül ilkeleri kabul etmişlerdir:
Öyle bir kavm ki Âşık Ömer'i ezberler;
Sonra Kur'ânı sıkılmaz da yüzünden heceler.
Öyle bir kavm ki Köroğlu'na peygamber der;
Sonra peygambere binlerce hatâ nisbet eder!
Öyle bir kavm ki tahsîli tanır da bid'at;
Kara câhilliğe Sünnet gibi eyler hürmet!13
Akif; milli şairlerin kutsal metne ve kutsal vahye tercih edilmesine, milli şairlerin
istisnasız yüceltilmesine, Peygamberimizin ise hatali görülmesine karşı olmakla birlikte
aşırı milliyetçiliği eleştirmektedir. Akif etnik âidiyetin önemini yok saymaz, onu sadece
ehemmiyet derecesine göre konumlandırır. Yanlış anlaşılma; ilahi olanın değil etnik âidiyetin
tercih edilmesinde meydana gelmektedir. Bu durum, Müslümanların inançlarına sızan
hurafelere yol açmıştır:
Bakın ne hale getirmiş ki cehlimiz dîni:
Hurâfeler bürümüş en temiz menâbi'ini.14
Mehmet Akif Ersoy insanların yaşadığı esas sorunun, ahlâk bozukluğu olduğunu
düşünmektedir:“Çünkü izzet nerde, bir bak, nerdedir ahlakımız.“15 Ahlak bozukluğu, cehalet
ve İslam'ın esaslarını yanlış anlayıp uygulamak, Müslümanların üç temel problemidir. Bir
milletin ahlakı, o milletin ruhunu da temsil eder. Ahlakın bir toplum için ne kadar önemli
olduğunu Akif'in şu beyti bize anlatmaktadır:
Ersoy, Safahat, s. 349.
Necmettin Turinay, 100. Yılında Mehmet Akif Ersoy Şiir Külliyatı: Safahat, TBMM
Yayınları, Ankara, 2021, s. 243-245.
14
Ersoy, Safahat, s. 221.
15
Ersoy, Safahat, s. 255.
12
13
50
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
Oyuncak sanmayın ! Ahlâk-i millî ruh-i millîdir;
Onun iflâsı en korkunç ölümdür: Mevt-i küllîdir.16
Bütün bu problemler samimi bir İslam ve Kur'an anlayışı ile çözülebilir. Yukarıda
bahsettiğimiz üç temel soruna Akif dinin üç temel hususunu çözüm olarak sunar: Ahlak,
vatanperverlik ve ilim.17 İslamiyyet çatısı altında ahlak; fesadı, vatanperverlik; batıperestliği
ve ilim; cahilliği yok eder.
2. Samimi ve şuurlu Müslümanlık Batıperestliğe karşı
Akif’in İslamcılığının esasını inançta, emir ve nehiylerde kaynağını İslam’dan alan bir
hayat tarzı ile çağdaş medeniyetin İslam’a aykırı olmayan güzelliklerinin telifi teşkil eder.18
Mehmet Akif Ersoy başta şiirlerinde olmak üzere eserlerinde Müslümanların en büyük
sorunlarını tespit edip çözmeye çalışmıştır. Peki, ona göre Müslümanlık nedir? Akif'in
nazarında Müslümanlık, insanlara hakikî insanlığı öğreten, esâret zincirlerinin hepsini kıran,
Allah'tan başka bir varlığa baş eğdirmeyen, Allah'tan başkasına el açtırmayan, hülâsa en aslı,
en mert, en şerefli insanlık idealini yaşatan bir dindir.19
İslam kişiyi insân-ı kâmil mertebesine ulaştıran bir din olduğu için onun doğru
anlaşılması ve uygulanması ön plana çıkmaktadır. Akif'e göre gerçek Müslüman maddiyata
ve diğer insanlara esir olmayan ve yalnız Allah'a kul olma şuuruna erişmeye çalışan kişidir.
Bu durumda böyle bir Müslüman sadece Allah'a güvenir ve fikrini, görüşünü, inancını ifade
etmekten tereddüt etmez. İşte en asil, en merd, en şerefli insanlık ideali budur.
Bu ideal kişinin bilinçlenmesi ve kendi üzerine tefekkür etmesiyle başlar ve nihayetinde
tüm İslam toplumlarının ideali olur.
Âkif, bir panislamist olarak, Müslümanların bir arada kalması için dinin sağlam bir bağ
olduğunu düşünmektedir. Șayet o bağ koparsa Müslümanların birliği de kopmuş olur. O
yüzden kavmiyyete değil, İslamiyete, yani Allah'ın ipine sımsıkı yapışmak ve bütün ayrılık
sebeplerini ortadan kaldırmak gerekmektedir:
Müslümanlık sizi gâyet sıkı, gâyet sağlam,
Bağlamak lâzım iken, anlamadım anlayamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden müteferrik bu kadar akvâmı,
Ersoy, Safahat, s. 249.
Bkz.: M. Ertuğrul Düzdag, İstiklal Şairi Mehmed Âkif, Gonca Yayınevi, İstanbul, 2016, s. 87.
18
M. Orhan Oktay; M. Ertuğrul Düzdağ, „Mehmed Âkif Ersoy", TDV İslam Ansiklopedisi, 28.
cild, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 2003, s. 436.
19
Eşref Edib Fergan, Mehmet Âkif, Hayatı ve Eserleri, c. 1, İstanbul, 1938, s. 244. Ayrıca Bkz.:
Düzdag, İstiklal Şairi Mehmed Âkif, s. 119.
16
17
51
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
Aynı milliyyetin altında tutan İslâm'ı,
Temelinden yıkacak zelzele kavmiyyettir.
Bunu bir lâhza unutmak ebedî haybettir.
Arnavutlukla, Araplikla bu millet yürümez ..
Son siyâset ise Türklük, o siyâset yürümez.
Sizi bir âile efrâdı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbâbını artık aradan.20
Yukardaki şiirden Akif'in tüm Müslümanların İslam ilkeleri altında birleşmesinin önemine
işaret ettiği ve ümmeti kavmiyyete tercih ettiği anlaşılmaktadır. Akif bu düşüncesini islamın
temel kaynakları olan Kur'an ve sünnet'e dayandırmaktadır.21 Ümmet bir aile gibidir ve Allah
tarafından böyle yaratılmıştır. Aile üyeleri arasında anlaşmazlıkların olması doğaldır, ancak
bu anlaşmazlıklar onların kan bağlarını koparmaz.
Dinde, aynı şekilde, tüm Müslümanların ortak bağıdır ve Müslümanlar birbirlerinden
ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, din onları cezbedip yek vücut yapar. Bu nedenle,
tüm Müslümanların hem kendileri hem de gelecek nesilleri için İslam ve kurtuluş adına
birbirlerine sıkı ve çok güçlü bir şekilde bağlanmaları önemlidir. Ancak o zaman ümmet
olma bilincine erişeceklerdir.
Bu tür düşünceler onun tüm şiirlerinde bulunmaktadır. Akif mezkûr düşüncelere ilaveten
İslam aleminin birliğinin önemini de vurgulamaktadır. Aşağıdaki şiirlerinde de işaret ettiği
gibi Akif, İslam dünyasının bekasının Müslüman birliğine bağlı olduğuna inanmaktadır.
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.22
Mehmet Akif Ersoy'un düşünceleri kendi coğrafyası ve kendi zamanıyla sınırlı değildir
aksine onun eserlerinde bütün Müslüman coğrafyalara ve gelecek nesillere hitab edildiğini
görmekteyiz. Akif, Müslümanların dinin temellerinden ne kadar uzak olduğunu fark edip
onları eleştirmekte ve onlara uyanma çağrısı yapmaktadır.
İşte Fas, işte Tunus, işte Cezâyir, gitti.
İşte Îrân'ı da taksîm ediyorlar şimdi.
Bu da gâyetle tabî'î, koşanındır meydan;
Yaşamak hakkını kuvvetliye vermiş Yaradan.
Ersoy, Safahat, s. 152.
Bkz.: Kur'an: Âl-i İmran, 3:103; Şura, 42:13; Rum, 30:31-32; En’am 6:159. / Ahmed b. Hanbel,
el-Müsned, c. V, s. 411. Taberânî, Ebu’l-Kâsım Süleyman b. Ahmed, el-Mu‘cemu’l-evsât,
Dârü’l-Harameyn, Kâhire, 1995, c. V, s. 86. Beyhakî, Şuabü’l-îman, c. IV, s. 28. Ayrıca
Bkz.: Yavuz Horoz; Mesut Çakır, „Safahat'ta Hadis Kullanımı", Kafkas Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, Cilt: V, Sayı: IX, Kars, 2018, s. 47-65.
22
Ersoy, Safahat, s. 152.
20
21
52
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
Müslüman, fırka belâsıyle zebûn bir kavmi,
Medenî Avrupa üç lokma edip yutmaz mı?
Ey cemâat, yeter Allah için olsun, uyanın ...23
Hayatta, zamanla yenilikler meydana gelir anacak bu eskinin ve gelenekselin terk
edilmesi gerektiği anlamına gelmez: "Eski, eski olduğu için atılmaz, fenâ olursa atılır. Yeni,
yeni olduğu için alınmaz, iyi olursa alınır.”24
Akif aynı zamanda bir milletin modern olabilmek için inancından ve geleneğinden
vazgeçmesi gerekmediğine inanmaktadır ve bu yüzden İslam dünyasının Avrupa karşısında
hissettiği tuhaf aşağılık kompleksini eleştirmektedir.
Artık ey millet-i merhûme, sabâh oldu uyan!
Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan?25
Mehmet Akif aşağıdaki mısralarda özenilen Batı'nın aslında ne kadar kötü hasletlere
sahip olduğunu göstermektedir:
Fransız’ın nesi var? Fuhşu bir de ilhâdı
Kapıştı bunları « yirminci asrın evlâdı! »
Ya Alman’ın nesi var zevki okşayan? Birası;
Unuttu ayranı, ma’tûha döndü kahrolası!26
Şaire göre Avrupalılarla işbirliği de yapılabilir ama bu işbirlik bazı koşullar altında
olmak zorundadır: “İcabında Avrupalılarla birleşebiliriz. Ancak bu birleşme bize hiçbir vakit
onların ezeli ve ebedi düşmanımız olduğunu, her fırsattan bil-istifâde bizi mahv etmek
en başlı emelleri bulunduğunu unutturmamalıdır. Yani vatanımızın, dinimizin menfa’ati
ticaretimizin, servetimizin, refâhımızın terakkisi nâmına icap ederse, mümkün olursa
mütekâbil, müşterek menfa’atler üzerinde bunlarla çekişe çekişe pazarlık ederek ittifak
ederiz. Ancak bu pazarlıklarda son derece açıkgözlü bulunmamız lazım gelir.”27
Mehmet Akif Ersoy'un kendi kızı Suad'a yazdığı bir mektupta bir İngiliz gencinin
fedakarlığını örnek göstermesi oldukça ilginçtir:
Londra'da doğmuş, nâz u na‘îm içinde büyümüş, ebeveyninin milyonları sâyesinde
her türlü ihtiyacdan fersahlarca uzak bir lordun oğlu, kalkıyor, Sudanlara, Afrika’nın en
yaşanmaz, en cehennemî bucaklarına giderek gençliğinin en kıymetli çağlarını, İngiltere
hesâbına, o kumlara gömüyor. Vatanı uğrunda çektiği tahammül-sûz meşakkatleri hiçe
sayıyor. Daha doğrusu kendisi için şeref biliyor. Biz bîçârelerse İstanbul'dan çıkıp Bursa'ya
Ersoy, Safahat, s. 152-153.
Düzdag, İstiklal Şairi Mehmed Âkif, s. 90.
25
Ersoy, Safahat, s. 174.
26
Ersoy, Safahat, s. 234.
27
Düzdag, İstiklal Şairi Mehmed Âkif, s. 142.
23
24
53
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
gitmeyi felâket telakkî ediyoruz! Bizim Midhat Cemal “Bizler dünyâya gelmemişiz,
İstanbul'a gelmişiz!” der ki pek doğrudur.28
Bu sözler, kimliğimizin özünü kaybetmeden Batıdan olumlu şeyler alınabileceğinin açık
bir göstergesidir. Görüyoruz ki bir lordun oğlu bile vatan adına kendini feda edip, en büyük
sıkıntılarını hiçe saymaktadır. Çünkü onun zihnine ve sinesine vatan sevgisi ve vatana sadakat
hakimdir. Bu yüzden dünyanın bir ucundan diğer ucuna gitmekten çekinmez lakin tembel
bir Müslüman İstanbul'dan Bursa'ya bile gitmekten imtina eder. Bu durumda Müslümanların
vatanperverliklerini ve dinlerini yaşatmak için bu genç Batılının fedakarlığından ders
almaları gerekmektedir. Yazarın yorumu öncelikle yaşadığı dönemde kendilerini Doğu ile
Batı arasında bir yol ayrımında bulan Türklere atıfta bulunsa da, bugün böyle bir ikilem
içinde olan tüm halklar için de geçerlidir. Ancak Akif'in Avrupamerkezciliği tek olumsuz olgu
olarak görmediğini vurgulamak önemlidir. Milliyetçiliğin de İslam ümmeti için neredeyse
aynı derecede tehlikeli olduğuna inanmaktadır.
Akif'in eserlerinde Müslüman toplumların en önemli kimliğinin kesinlikle İslam dini
olduğuna inandığı görülmektedir. Akif'e göre bir vatanın en önemli unsuru dinidir.
3. Akif'in nasihat şeklindeki eleştirisi ve gelecek nesillere olan inancı
Mehmet Âkif Ersoy eserlerinde sürekli Müslümanları ve bütün İslam dünyasını
eleştirmekle beraber aynı zamanda milletin kalkınması ve yükselmesi için faydalı önerilerde
de bulunmaktadır. Akife göre bir millet, ictimai sorunlarını çozmek ve devleti geliştirmek
için kendi geleneklerinden ve inancından vazgeçmek zorunda değildir. Sadece Türkiye'de
değil, tüm İslam dünyasında Müslümanları ve onların gelenek, din ve dinin temel ilkelerini
bilmemelerini eleştirmektedir.
Akif’e göre tarih, dinden ve gelenekten uzaklaşan tüm ulusların acı çektiğini
doğrulamaktadır. Öte yandan gelenekleri modernizmle birleştiren milletler ve devletler
büyük ilerleme kaydetmiştir. Japonları örnek vererek bu iddiayı anlatmaktadır. Akif, ilk önce
içinde bulunduğu toplunun ahlaki ve karakteristik özelliklerini eleştirerek, ondan tamamen
farklı olan Japon toplumuyla paralellik kurar:
Çünkü biz bilmiyoruz dini. Evet, bilseydik,
Çâre yok, gösteremezdik bu kadar sersemlik29
Şair, İslam toplumunun İslami ilkelere göre yaşamadığını, gayrimüslim bir toplumun
İslam'ın teşvik ettiği bazı özelliklere sahip olduğunu belirtmektedir. Bunu yaparak İslam'ın
teşvik ettiği değerlere sahip çıkmanın son derece önemli olduğunu ifade etmektedir.
Siz gidin, safvet-i İslâm'ı Japonlarda görün!
Ömer Hakan Özalp, Mehmet Akif Ersoy’un Aile Mektupları, Editör: Nihat Karaer, Semih
Ofset S.E.K. Yayıncılık, Ankara, 2011, s.115-117.
29
Ersoy, Safahat, s. 144.
28
54
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
O küçük boylu, büyük milletin efrâdı bugün,
Müslümanlık'taki erkânı siyânette ferîd;
Müslüman denmek için eksiği ancak tevhîd30
Şair, Japonların insani niteliklerini övmenin yanı sıra, onlara kimliklerini korumayı ve onu
Avrupa modernliği ile birleştirmeyi başardıkları için kendi hayranlığını da ifade etmektedir.
Hatta Akif'in tüm Japon milletine olumlu sıfatlar verdiği görülmektedir:
Daha bunlar gibi çok nâdire gördüm orada .. .
Âdemin en temiz ahfâdına mâlik bir ada.
Medeniyyet girebilmiş yalınız fenniyle ...
O da sâhiplerinin lâhik olan izniyle.
Dikilip sâhile binlerce basîret, im'ân;
Ne kadar maskaralık varsa kovulmuş kapıdan!31
Akif „Safahat“ eserinin altıncı bölümünde, Kur'an-i Kerim'de geçen kelimelerden biri olan
“Asım” ibaresine yer vermiştir. “Asım” eserinde hayal ettiği ideal gençliği anlatmaktadır. Şaire
göre “Asım nesli” Türk ve bütün İslam dünyasının en büyük düşmanının cehalet olduğunu
bilen, tembellikten uzak duran ve sorumluluk sahibi olan bir nesildir. Aynı zamanda şairin
bahsettiği “Asım nesli” milletine, dinine ve ailesine bağlı ve sevgi doludur:
Ne büyük hilkat o Âsım, ne muazzam heykel!
Onu, bir şi'r-i hamâset gibi, ilhâm-ı ezel,
Sana sunduysa, açıp ruhunu teşrîhe çalış ...
Gâlibâ oğlanı yanlış görüyorsun, yanlış!
Yalınız göğsünün eb'âdı mı sandın yüksek?
İn de a'mâkına bir bak, ne derinmiş o yürek!
Dalgalandıkça içinden taşan îman denizi,
Dökülen hisleri gör: İncilerin en temizi32
Akif hiçbir zaman doğrudan ifade etmese de her bireyin „Asım“ olmak için çabalaması
gerektiğini söylemektedir. Ona göre, eğitimsiz toplumlar yok olmaya mahkum olduğu için
toplumu ve tüm üyelerini eğitmek son derece önemlidir. Akif düşüncelerinde okulun kişiye
ve topluma hem maddi hem manevî katkı sağlamasını gerektiğini ifade etmektedir. Onun
hayal ettiği eğitim birbirinden ayrılamayan iki ilke üzerine inşa edilmiştir:
Hadi tahsilîni ikmâle tez elden, hadi sen !
Ersoy, Safahat, s. 145.
Ersoy, Safahat, s. 145.
32
Ersoy, Safahat, s. 358-359.
30
31
55
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
Çünkü milletierin ikbâli için, evlâdım,
Ma'rifet, bir de fazîlet. . . İki kudret lazım.
Ma'rifet, ilkin, ahâlîye sa'âdet verecek
Bütün esbâbı taşır; sonra fazîlet gelerek,
O birikmiş duran esbâbı alır, memleketin
Hayr-ı i'lâsına tahsîs ile sarf etmek için.
Ma'rifet kudreti olmazsa bir ümmette eğer,
Tek fazîletle teâlî edemez, za'fa düşer.33
Yukarıda sunulan beytlerde Akif, bilim olmadan bir medeniyetin gelişemeyeceğini
vurgulayıp, insanın bunu maarifet, ilim, fazilet ve güzel özelliklerle destleklenmelidir.
Terakki edemeyen bireyler ve milletler kahraman ve fâtih olamazlar, sadece köleliğe
mahkum edilirler: "Garb'ın emriyle yatıp kalkmaya artık mahkûm; Çünkü hâkim yaşatan
şevket-i fenden mahrûm.“34 Bir bireyin veya toplumun güçlü, kendi kendine yeterli ve bağımsız
olabilmesi için eğitime ihtiyacı vardır.
Medrese ve mekteplerin önemini belirtmekle birlikte onları eleştirir ve onların yaşadığı
çağa göre yetersiz görür. Eğitim alanında yerinde saymak gerilemek anlamına gelir. Bilim,
durgun bir su değil, hızla akan bir nehirdir. Akif'in amacı eğitim sistemini ve kurumlarını
yok etmek değildi, onları eleştirerek toplumun ilerlemesi için gerekli koşulları yerine
getirmelerini sağlamaktı.
Eskiye de yeniye de körü körüne taraftar olmayan şair, ideal genç neslin eğitim almak
için Batı'ya gitmesi ve sonra aydın olarak memleketine dönmesi gerektiğini soylemektedir.
Akif, bir asır önce günümüzde dünyanın ve İslam ümmetinin mevcut problemleri nasıl
çözülür sorusuna edebiyatın önemli bir parçası olan şiirle yanıt verdi.
Onun iddiaları ve eleştirileri iki maddede özetlenebilir:
a) Modernizm arzusuyla İslami ilkelerden nerdeyse vazgeçen Müslümanların geleceği;
b) İslam dünyasının tefrikadan dolayı parçalanması.
Bu maddelerin her ikisinde de Akif'in şiirlerinde yaptığı tespitlerin günümüzde hâlâ
geçerli olduğu görülmektedir. Onun bir asır öncesinde dile getirdiği hususlar bugünün
İslam dünyası için bir rehber olarak kullanılabilir. Akif'in ısrarla vurguladığı cehalet problemi
nedeniyle Müslümanlar hâlâ kriz içindedirler. Bu kriz günümüzde Yemen'de, Sudan'da ve
aynı zamanda Arap Baharı'ndan etkilenen Libya, Tunus, Fas gibi ülkelerde maddî krizle
birlikte daha çok manevî kriz şeklinde devam etmektedir.
İslam dünyasında politikacılar siyaseti iyi hedefler uğruna kullanmak yerine daha çok
33
34
Ersoy, Safahat, s. 369.
Ersoy, Safahat, s. 370.
56
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
servet ve nüfuz elde etmek için kullanmışlardır. Öte yandan Batı dünyasının gündeminde
güçlü bir islamofobi söz konusudur.
Gündelik duruma bakıldığında, her geçen gün daha da güçlenen İslamofobinin nasıl
aşılacağı bir problem olarak karşımızda durmaktadır. Bu problemin cevabını Mehmet Akif
bir asır önce şiirlerinde yazmaktadır. İslam dünyası için tek çözüm güçlü bir birliktir.
Bu birliğim sağlanması İslam ülkeleri güçlü bir ekonomiye sahip olması ve hedef
birliği yapmasına bağlıdır. Böylelikle zayıf ve problemlı gözüken İslam ülkelerini krizden
kurulacaktır. Güçlü bir birliğin sağlanması ve Müslüman ülkelerin gelişmeleri Batı'daki
olumsuz bakışlara engelleyecek ve islamofobi de azaltacaktır.
Bununla birlikte Avrupa'nın ve Batı'nın İslam dünyasına saygı duyması için İslam
dünyasının da kendisine saygı duyması gerekir. Bu öz saygıyı kazanması ise vatanın, ilmî
geleneğin, tarihin ve kültürel değerlerin bilinmesiyle mümkündür.
Dünyanın bugünkü durumu, Akif'in görüşlerinin zaman ve mekanla sınırlı olmayıp
evrensel olduğunu bir kez daha teyit etmektedir.
Sonuç
Bu makalede, Mehmet Akif'in “Safahat” ve “Mehmet Akif Ersoy’un Aile Mektupları” adlı
eserlerinde yer alan İslam toplumlarına olan eleştiriler ve çözüm önerileri bulunmaktadır.
Mehmet Akif Ersoy şiirlerinde, toplumun içinde bulunduğu cehalet, tembellik, ahlaksızlık,
bilinçsizlik, duyarsızlık ve sefalet gibi ciddi konularla ilgilenmektedir. O sadece hakkında çok
şiir yazılan ve çok söz söylenen bir şair değil, aynı zamanda bir din ve fikir adamı, vaiz ve
hatiptir.
Akif’e göre bir millet, ictimai sorunlarını çözmek ve devleti geliştirmek için kendi
geleneklerinden ve inancından vazgeçmek zorunda değildir. Eğtimin bir toplum için
son derece önemli olduğuna inanan şair, medrese ve mekteplerin önemini belirtmekle
birlikte onları eleştirir ve yaşadığı çağa göre yetersiz görür. Bu nedenle Türk toplumunun
bilimsel çalışmalar ve eğitim alanında Batı'ya bakması gerektiğine inanmaktadır. Ancak
bu bakışın kendi milli ve manevi değerlerinden kopmadan olması gerektiğini eserleirnde
sıkça vurgulamaktadır. Akif'in “Safahat” adlı eserinde İslam ümmetinin en önemli kimliğinin
kesinlikle İslam dini olduğuna inandığı görülmektedir. Akif'e göre vatan devletliğinin en
önemli unsuru devlet yönetimi değil, dinidir.
Ulusal kimliğin, geleneğin ve dinin korunmasının son derece önemli olduğunu özellikle
vurgular. Buna ilaveten, İslam âleminin birliğinin önemine de sıkça değinmektedir. İslam
dünyasının bekasının Müslüman birliğine bağlı olduğuna inanan Akif, fikir ve düşüncelerini
Kur'an-ı Kerim'den aldığı ilhamla ifade etmektedir.
Akif yaşadığı dönemde toplumun geri kalmasına sebep olan sorunların üzerinde durarak
toplumuna çözüm önerileri getirir. Aynı zamanda idealist olan şair, rehber olarak kendi
toplumuna yol göstermeye çalışmaktadır. Dünyanın şu anki durumuna bakarken Mehmet
Akif Ersoy’un bir asır önce yazdığı şiirleriyle günümüz dünyasında ve İslam ümmetinde yer
57
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy
alan mevcut problemler nasıl çözülür sorusuna yanıt verdiğini görmekteyiz.
Mehmet Akif Ersoy'un düşünceleri kendi coğrafyası ve yaşadığı dönemle sınırlı değildir,
aksine onun düşünceleri bütün Müslüman coğrafyalarda ve gelecek nesillerde bir evrensel
yol gösterici ve rehber olarak uygulanmaktadır.
Kaynakça
1. Armaoğlu, Fahir, 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi (1789-1914), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1997.
2. Arslanyürek, Yaşar, „Balkan Savaşları ve Sonuçları Üzerine bir Değerlendirme", Akademik
Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 89, Elaziğ, 2019, s. 99-113.
3. Çantay, Hasan Basri, Âkifnâme, Ahmet Sait Matbaası, İstanbul, 1966.
4. Deliorman, Altan, Yugoslavya'da Müslüman Türk'e Büyük Darbe, Boğaziçi Yayınları, İstanbul,
2001.
5. Düzdag, M. Ertuğrul, İstiklal Şairi Mehmed Âkif, Gonca Yayınevi, İstanbul, 2016.
6. Ersoy, Mehmet Âkif, Safahat, Hazırlayan: M. Ertuğrul Düzdag, Edisiyon Kritik, Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990.
7. Fergan, Eşref Edib, Mehmet Âkif, Hayatı ve Eserleri, c. 1, İstanbul, 1938.
8. Horoz, Yavuz; Çakır, Mesut, „Safahat'ta Hadis Kullanımı", Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, Cilt: V, Sayı: IX, Kars, 2018, s. 47-65.
9. İzzetbegoviç, Aliya, İslam Deklarasyonu, Tercüme: Rahman Ademi, Fide Yayınları, İstanbul,
2014.
10. Karakoç, Sezai, Mehmed Âkif, Diriliş Yayınları, VI baskı, İstanbul, 1987.
11. Kayhan, Melek, Milli Mücadele ve Mehmet Akif Ersoy, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Niğde, 2013.
12. Oktay, M. Orhan; Düzdağ, M. Ertuğrul, „Mehmed Âkif Ersoy", TDV İslam Ansiklopedisi,
Cild: 28, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 2003, s. 432-439.
13. Özalp, Ömer Hakan, Mehmet Akif Ersoy’un Aile Mektupları, Editör: Nihat Karaer, Semih
Ofset S.E.K. Yayıncılık, Ankara, 2011.
14. Turinay, Necmettin, 100. Yılında Mehmet Akif Ersoy Şiir Külliyatı: Safahat, TBMM Yayınları,
Ankara, 2021.
58
KABULÜNÜN 100. YILINDA
İSTİKLÂL MARŞI ve
MEHMED ÂKİF ERSOY
Mehmet Akif Ersoy, milletimizin büyük bir alt üst oluş yaşadığı ve adeta küllerinden
yeniden doğduğu 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında, gerek şiirleri ve gerekse diğer
yayın faaliyetleriyle bu yeniden doğuşa en büyük katkıyı sağlayan isimlerden biridir.
İkinci Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra yayın hayatına giren ve başyazarlığını
Mehmet Akif ’in üstlendiği Sırat-ı Müstakim dergisi, Balkan Savaşları, Mütareke yılları
ve Milli Mücadele döneminde Türk fikir hayatının en önemli yayın organlarından
biri olmuştur. Mehmet Akif, bu dergide yayınladığı şiirleri ve fikir yazılarıyla topluma
yol gösterdiği gibi, dergi sayfalarını devrinin önde gelen fikir adamlarına açarak da
fikir hayatına katkıda bulunmuştur. Nitekim Milli Mücadele devam ederken Mehmet
Akif ’in de mensubu bulunduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir milli marşa ihtiyaç
duyduğunda, hem cephede savaşan askerin motivasyonunu arttıracak ve hem de yeni
kurulacak Türkiye Cumhuriyetinin milli marşı olacak bu şiiri ancak Mehmet Akif ’in
yazabileceği hususunda toplumda açıkça bir millî mutabakat olduğu görülmüştür.
Gerçekten de o güne kadar yayınladığı şiirleriyle ve haklı olarak üstlendiği “milli şair”
unvanıyla böyle bir marşı kaleme almaya layık tek şairin Mehmet Akif olduğu, bugün
de iftiharla ve gururla okumaya devam ettiğimiz İstiklal Marşı ile ortaya çıkmıştır.
İstiklal Marşı’nın kabulünün yüzüncü yılı dolayısıyla içinde bulunduğumuz 2021 yılının
İstiklal marşı yılı olarak ilanı vesileyle gerçekleştirilen faaliyetlerden biri de Mehmet
Akif ’in yukarıda kısaca özetlenmeye çalışılan fikir ve sanat adamı yönlerine ışık tutan
disiplinler ötesi yazıları bir araya getiren bu kitap olmuştur. Kitapta Türkiye’nin çeşitli
üniversitelerinde görev yapan ve Mehmet Akif ’le ilgili çalışmaları bulunan bilim
insanlarının yanı sıra Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Tataristan ve Kosova’dan
meslektaşlarımızın da yazıları bulunmaktadır. Bu yazılar Mehmet Akif ’in Türkiye
dışında da tanındığını ve çağdaşı Türk İslam dünyasının şairleri üzerinde şair ve fikir
adamı olarak ne denli etkisi bulunduğunu gözler önüne sermektedir.
İstiklal Marşı’nın kabulünün yüzüncü yılı anısına Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü ile Türkiye Yazarlar Birliği’nin
katkılarıyla ortaya çıkan bu kitabın Mehmet Akif Ersoy’la ilgili çalışmalar içinde değerli
bir yerinin olacağını umuyoruz.
EGE ÜNİVERSİT
Edebiyat Fakülte